Uzun Yıllardan beri uygulamada olan ve Gelir Vergisi Kanunun 40/1 maddesinde Ticari kazancın tespitinde dikkate alınacak giderler olarak mevzuatta yer alan, ancak götürü gider olarak hesaplanan bu giderlerin muhasebeleştirilmesinde ve bu giderlerin hesaplanmasında yer alan giderlerin uygulanmasına ilişkin Maliye İdaresinin zorlaştırıcı uygulamaları karşısında mükelleflerin bir çoğu bu gider uygulamasında ya faydalanmıyor, faydalananlarının ise Vergi idaresi tarafında kesilen cezalarla karşı karşıya kaldıklarını biliyoruz. Bu yazıda Götürü Gider İndirimin tam olarak ne ifade ettiğini, Maliye İdaresinin uygulamalarını, Yargının bu konuyla ilgili verdiği kararlar ışığında açıklamaya çalışacağım.
Bu madde hükmünde faaliyetleri ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve teknik, hizmetler ile taşımacılık faaliyetinde bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (dar mükellefler dahil) yararlanabiliyorlar. Bu tür faaliyetleri bulunmayan mükelleflerin götürü gider uygulamasından yararlanmaları mümkün bulunmuyor. Dar mükellefiyete tabi olanların Türkiye ile yabancı memleketler arasında yaptıkları ulaştırma işlerinden elde ettikleri kazançlar, Türkiye'de elde edilen hasılata Maliye tarafından belirlenen ortalama emsal nispetlerinin uygulanması suretiyle hesaplandığından, bunların vergiye tabi kazançlarının tespitinde ayrıca götürü gider uygulamasından yararlanmaları söz konusu olmayacaktır.
Bilindiği gibi Götürü Gider Uygulaması 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 40. Maddesinin birinci fıkrasındaki düzenleme şu şekilde: "İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler." Hükmü mevzuatta yer almaktadır. Bu madde hükmünü irdelediğimizde bahse konu olan düzenleme ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükelleflere, herhangi bir belge, ispat ve tevsik etme şartı olmaksızın döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşine kadar götürü gider hakkını veriyor. Maliye İdaresiyle, Yargı Mercileri arasındaki bu noktadaki görüş farklılıkları uygulayıcılar olarak meslektaşlarımızın ve mükelleflerin kafasında uygulama noktasında tereddüt yaşamaya sebep olmaktadır. Maliye İdaresi Götürü Gider Uygulamasını şarta bağlarken, Yargı mercileri ise götürü gider hakkının kullanılmasında herhangi bir şarta gerek olmadığı yönünde kararlar vermektedirler. Bu görüş farklılığın giderilmesi noktasında maliye idaresi tarafında bugüne kadar herhangi bir adım atılmamış ve görüşlerinde ısrar etmişlerdir.
Maliye;194 seri nolu Gelir Vergisi Genel tebliğ ile bu konu hakkında verdiği çok sayıda özelge ile mevcut görüşünde ısrar etmektedir. Maliye idaresi; götürü gider uygulamasının ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükelleflerce fiilen harcama yapılmış olması ve yapılan harcamanın belgesinin temin edilememiş olması, söz konusu harcamanın tek düzen hesap planına uygun olarak ilgili gider hesaplarında izlenmesi ve dönem sonunda "690 Dönem Kar-Zarar" hesabına aktarılması koşuluyla geçerli olacağını, harcama yapılmadan götürü gider indirimi yapılmasının söz konusu olamayacağını, götürü gider hesaplanabilmesi için harcamanın yapılmış ve işletmenin malvarlığında bir azalmanın meydana gelmiş olması gerektiğini, belgelendirilemeyen giderlerin nakden yapıldığının ve nakit çıkışının muhasebe kayıtlarında izlendiğinin tevsik edilmesinin zorunlu olduğu, yönünde çok sayıda görüşler vermiştir. Maliye İdaresinin verdiği görüşler madde hükmüne aykırılık teşkil etmektedir. Şöyle ki madde hükmünde Götürü gider uygulamasının tutarı hasılatın binde beşini aşmayan tutar olarak belirtilmiştir. Götürü gider tutarı harcama üzerinde değil, döviz olarak elde edilen hasılatın binde beşine kadar olan kısım için bir indirime sahip olunabilmektedir. Oysa maliye idaresinin verdiği görüşlerde götür gider indiriminden faydalanmanın koşulunu fiilen harcamanın yapılmış olmasına, yapılan harcamaların tek düzen hesap planına göre gider hesaplarında izlenmesine, harcama ile ilgili nakit çıkışlarının muhasebe kayıtlarında izlenmesi gibi koşullara bağlamıştır. Gelir Vergisi Kanunun 40/1 Maddesindeki düzenlenmede ise birinci bende yazılı giderlere ilaveten, bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmayan kısmı olarak tanımlanmıştır.
Bu güne kadar yargı mercilerine intikal eden davaların tamamı Maliye İdaresinin aleyhine Mükelleflerin lehine sonuçlanmıştır. Bu kararlar yerleşik hale gelmiştir. Bu konu ile ilgili olarak Danıştay 3. Ve 4. Dairelerinde verilen en son kararlarında özetle Gelir Vergisi Kanunun 40/1. Maddesinde belirtilen ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinden döviz olarak elde edilen hasılatın binde beşini aşmamak üzere belgelenemeyen harcamaları karşılamak üzere kabul edilen götürü gider uygulamasında indirimlerin herhangi bir ispat şartına bağlanmadığı gibi, belgelenemeyen giderlerin yasal kayıtlara kaydedilme zorunluluğu da söz konusu değildir. Bu nedenle, götürü gider indirimi için belgesi temin edilemeyen bir harcamanın olduğunun ve bu harcamanın muhasebe kayıtlarına intikal ettirildiğinin ispatına gerek olmadığından, yapılan ihracatlardan elde edilen hasılatın binde beşinin kurum kazancının tespitinde götürü gider olarak dikkate alınmasında bir sakınca bulunmamaktadır." Danıştay'a göre götürü gider, madde hükmünde yer alan faaliyetleriyle iştigal eden mükelleflerin bu faaliyetleriyle ilgili döviz olarak elde ettikleri hasılat üzerinde yasaların izin verdiği nispette herhangi bir belge şartı aranmaksızın kullanılması gereken bir hak olduğu, mükelleflerin ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılıkla ilgili faaliyetlerini sürdürürlerken bir harcamaya maruz kalındığını, bunun işletmenin malvarlığında azalmaya yol açtığını ispat etme ya da tevsik etme gibi yükümlülüklerinin bulunmadığı yönünde kararlar vermişlerdir.
Yukardaki açıklamaları irdelediğimizde karşımıza Maliye idaresinin görüşü ve Yargı Mercilerinin görüşü olmak üzere iki farklı görüş bulunmaktadır. Peki Maliye idaresi bundan sonra ne yapacak sorusu ilk akla gelen soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bundan sonra maliye idaresinin önünde iki yol var. Bunlardan birincisi ısrar görüşlerinde vazgeçip görüşlerini yargı mercilerinin verdiği kararlar doğrultusunda değiştirmek, ikincisi ise madde metninde değişiklik yapmak suretiyle kendi görüşünü madde metnine taşıyarak bu karışıklığı son verebilir. Aksi durumda bu karışıklık devam edecektir. Peki biz Meslek Mensupları olarak hangi görüş doğrultusunda hareket etmeliyiz. Yargı mercilerince verilen kararlar madde metninde yazılanlarla daha uyumlu olduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan Götürü Gider Tutarının uygulamasında iki farklı yöntem söz konusu olabilmektedir. Mükelleflerin (Meslektaşlarımızın) bazıları götürü gider tutarını muhasebe kayıtlarında doğrudan gider yazabilmekte, bazıları ise Yıllık Gelir veya Kurumlar Vergisi beyannamesi üzerinde indirim mekanizmasıyla Gelir veya Kurum Kazançlarından indirebilmektedirler. Götürü Gider Uygulamasının indirim mekanizması yoluyla beyanname üzerinde kazançtan indirilmesinin daha uygun olacağını düşünenlerdenim. 08/12/2022
SMMM RAMAZAN KIZILKAYA
Kaynak:
Abdullah Tolu/Dünya Gazetesi
194 Seri Nolu GV Genel Tebliği ve Özelgeler
Danıştay 3. Ve 4. Daire Kararları
Danıştay 4. D.'nin 24.03.2022 tarih ve E.2018/6180, K.2022/1835 Karar
Danıştay 3. D.'nin 28.03.2022 tarih ve E.2019/2070, K.2022/1327 Karar
Danıştay 3. D.'nin 24.03.2022 tarih ve E.2019/3134, K.2022/1276 Karar
Danıştay 3. D.'nin 17.03.2022 tarih ve E.2018/5410, K.2022/1187 Karar
Danıştay 3. D.'nin 17.03.2022 tarih ve E.2018/837, K.2022/1186 Karar
Danıştay 3. D.'nin 16.03.2022 tarih ve E.2019/4948, K.2022/1154 Karar
Danıştay 3. D.'nin 03.02.2022 tarih ve E.2018/656, K.2022/386 Karar
Danıştay 3. D.'nin 01.02.2022 tarih ve E.2018/5334, K.2022/271 Karar
GİB Büyük Mükellefler VDB'nin 16.01.2012 tarih ve B.07.1.GI·B.4.99.16.02-GVK-40/1-23 Sayılı Özelge),
(Bursa VDB'nin 06.04.2010 tarihli ve B.07.1.GİB.4.16.16.01-GV-16-10-7 Sayılı Özelge),
(İstanbul VDB'nin 25.07.2012 tarihli ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-105[228-2012/VUK-1- . . .]--2293 Sayılı Özelge