45. DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU SMMM ODALARI PLATFORM TOPLANTIMIZIN SONUÇ BİLDİRGESİ

           45.inci Doğu ve Güneydoğu Anadolu Smmm odaları platform toplantısı 28.08.2018 tarihinde Muş odamızın ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıya Kars-Gaziantep-Adıyaman Smmm odalarımız mazereti dışında 9 oda başkan, Başkan Yardımcıları ve yöneticiler düzeyinde katılım sağlanmış olup platform başarıyla sonuçlanmıştır. Platform toplantısına TÜRMOB Genel Başkanı Masis YONTAN, Genel Sekreter Yahya Arıkan ile TÜRMOB Yönetim Kurulu üyeleri, Masum TÜRKER, Rıfat NALBANTOĞLU, Eray MERCAN, Ertuğrul ERDEM, Türmob Kalite Güvence izleme kurulu Bşk Erkan AZİZOĞLU, İstanbul oda başkanı Yücel AKDEMİR, İzmir Oda Bşk Vedat ADAK, Bursa Oda Bşk A.Hikmet SÖNMEZ katılımlarıyla gerçekleşti.

Oda Başkanı Mustafa Vural burada gerçekleştirdiği konuşmada    gündemde yer alan Vergi afların mükellef ve Meslek üzerindeki etkilerinin değerlendirmesini yaptı. Vural, “Değerlendirmenin doğru yapılabilmesi için öncelikle; genel kabul görmüş kriterle Muhasebenin ve Muhasebeyi icra ile yükümlü olan Mali Müşavirin tanının yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu bağlamda; Bir ülkenin; dünya geleceğine yön vermede belirleyici olması, o ülkenin sosyal durumuna ve ekonomik büyüklüklerine bağlıdır. Ekonomi modellerinin birçok değişkeni ve ortak noktası olmakla beraber,  en önemli fonksiyonlarından bir tanesi o ülkenin ekonomik kurum ve kuruluşlarıdır. Bu ekonomik kurumların da en önemli yapıları hiç kuşkusuz MUHASEBE sistemleridir. Muhasebe her kuruluşun mutlak bir sistemi olduğundan, İşletmelerin, Kurumların daha da ilerisi ülkelerin; hayati organlarından biri hatta beyni olarak tanımlamakta mümkündür.” Dedi.

Yaşamın her anında, tüketimlerimizden aldığımız nefese kadar her şey bir sistem dahilinde ve kendine münhasır bir muhasebe sistemi ile yapıldığı düşünüldüğünde muhasebe mesleğinin ne kadar yaygın ve ne kadar hayati önem taşıdığı gerçeği ile karşılaşılacağını belirten Başkan Vural, “Dünyada 7000 yıllık uzak tarihi geçmişe olan MUHASEBE,  Yakın geçmiş ile de; 100 ile 130 yıllık hukuki statüye sahiptir. Ülkemizde ise ancak 28 yıl önce 3568 sayılı yasa ile düzenlenebilmiştir. 28 yıl insan ömründe uzun bir süre olsa da herhangi bir mesleğin gelişimi ve yerleşik bir kültüre sahip olması için kısa bir süredir. Üstelik bu süreç, mesleki odaklılıktan uzak,  Maliye Bakanlığı’nın daha sağlıklı vergi toplamasına yönelik hazırlanan yasa ile yürütülmeye çalışılmıştır. Yani Muhasebe sistemleri maliye bakanlığının belirlemiş olduğu şablonlar dahilinde uygulanmaktadır, oysa Muhasebe sistemleri devlet ve hükümet politikalarına bağlı değil,  genel kabul görmüş sistemler ve doğrular üzerine ifa edilebilecek sistemler olmalı ki bu sistemlerden randıman alınabilsin.” Dedi.

            Başkan Vural, Dünyada da, Türkiye’de de; Mesleğe kabulü aşamasında kendine özgü zorlukları olan,   Mali Müşavir olmaya çalışırken, kademeli ve birçok aşaması olan,  üniversite ile birlikte yaklaşık 7-8 yıllık bir evreye ihtiyaç duyan ve bir tıp doktorundan daha fazla ömür çürüten, bir meslek olduğunu söyleyerek meslek yaşantısında onlarca kanun, binlerce tebliğ, yönetmelik, sirküler, özelge, genelge gibi birçok mevzuata hâkim olmak mecburiyetinde ve bunları sürekli güncellemek zorunda olan, ulusal ve uluslar arası çerçevede genel kabul görmüş muhasebe prensiplerini ilkelerini, Muhasebe Prensiplerini uygulayan,  Bilişim teknolojilerini takip eden, düzenli olmak, pratik olmak, zamanı iyi yönetmek, pazarlama dili bilmek ikna kabiliyeti yüksek olmak ve daha meklı makli birçok şey saymak mümkün.” Dedi. 

 

Vural “23 Haziran 2018 tarihinde; SÜREKLİ MESLEKİ GELİŞTİRME EĞİTİMİ YÖNETMELİĞİ” yayımlandı.  Bu yönetmeliğe göre;  Her meslek mensubuna yılda en az 30 saatlik ve her üç yılda en az 120 saatlik sürekli mesleki geliştirme eğitim programına katılma zorunluluğu getirilmiştir. Doğrusu; yirmi, yirmi beş yıl önce sahip olduğumuz bir belge ile bu gün bu mesleğim yapılabilme koşulları ortadan kalmıştır. Eğitim Süresini biraz fazla bulmakla birlikte, çok doğru ve yerinde bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Her gün değişen mevzuatı, Türkiye’de ve dünyada sürekli olarak değişen bir mesleği veya meslektaşı eğitim ile çağa adaptasyonunu sağlayabilirsiniz. Buda mesleğimizin ne kadar ciddiyetle uygulanması gereken bir meslek olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu kadar zor koşullara sahip, Bu kadar mevzuat, bu kadar bilgi,  bu kadar iş işlem, bu kadar beceri gerektirmekte olan bir meslek vergi afları ile varlığını his ettirememektedir.” Dedi.

 

28 yıllık süreçte mesleğin gelişimi ve yerleşik bir kültüre sahip olması, toplumda saygın bir yere gelmesi vergi afları ile adeta engellenmiştir diyen Başkan Vural “Meslek yasamızın kabulünden bu yana nerede ise hep af çıkmıştır dolayısı ile bu mesleği kötü yapmak ile iyi yapmak arasında hiç bir fark kalmamıştır hatta iyi yapmaya çalışanlar kötü pozisyonuna düşmüştür. İyi vergi mükellefi ödediği verginin ayrıca vergisini ödemek zorunda kalmıştır. Yani; ne yerleşik bir vergi sistemi oluşmuş ne de genel kabul görmüş muhasebe standartları, muhasebe prensipleri uygulanabilmiştir. Hal böylesi bir tabloda; iyi vergi mükellefi veya iyi Mali Müşavir'i saptayabilecek denetim mekanizmaları da devre dışı kalmıştır.” Dedi.

 

Bir taraftan vergi kaçırma ile ilgili çok ciddi yasal düzenlemeler ve ağır yaptırımlar mevcut iken diğer taraftan periyodik vergi affı çıkarılması mükelleflerden çok Mali Müşavirleri etkilediğini belirten Vural Gelinen noktada; vergi bilinci tam olarak yerleşmemiş bir ülkede bu tip yasal düzenlemelerin yapılması bir ihtiyaç olabileceğini ancak bir kaç yılda bir yapılan bu düzenlemeler Vergi bilincinin yerleşmesinin aksine dürüst mükellefleri de ‘af kollayan’ mükellef profiline af kovalayan mükellef tipine dönüştürmektedir ve bunun en kötü yansıması maalesef yine Mali Müşavirlik mesleğinedir dedi. Vural sözlerini şöyle sürdürdü;“Çünkü demin saymaya çalıştığım yüz binlerce sayfalık bilgi gerektiren bu meslek bu aflar ile bir çırpıda silmekte ve meslek ve mükellef nezdinde bilmeniz gerekenlerin hiç bir hükmü, hiçbir önemi kalmamaktadır. Hatta bilip uyguladıklarınızın faturası yine bizlere çıkmaktadır. Hiçbir mükellef kendisine çok vergi yükleyen bir mali müşaviri başında taşımaz, işte o yüksek vergi ödeyenler, bugün bu aflar ile sağlanan avantajları görüp dün ödedikleri vergilerin ve uğradıkların kayıpların müsebbibi olarak Mali müşavirlerini işaret etmektedirler. Sıklıkla çıkarılan af kanunlarının, mükelleflerin af beklentilerini artırmaları nedeniyle kayıt dışılığı özendirmekte, af sonrası vergiye uyumu azaltmakta ve da daha önemlisi; vergi ödevini zamanında yerine getiren mükellef ile getirmeyen mükellef arasında adaletsizliğe ve eşitsizliğe yol açmaktadır. Anayasal güvenceye sahip eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme tabi tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek, aynı durumda bulunanlara ayrı kuralların uygulanmasını engellemek amaçlıdır. Günümüz af yasaları mükellefler nezdinde eşitlik ve adalet unsurlarını ortadan kaldırmaktadır.

           

Vergi affı dönemlerinde geçici olarak yükselen vergi tahsilâtının aslında af beklentisi yüzünden geciktirilmiş ödemelerden kaynaklandığı düşünüldüğünde kısa zamanda, kısa dönemde oluşan tahsilât artışının,  bilinçli olarak geciktirilmiş vergi borçlarından oluşuğunu gerçeğini görmek lazım. Bu afların, belli aralıklarla çıkarılması ve neredeyse standart hale gelmesi, mevcut yürürlükteki af daha sonuca bağlanmadan, yeni bir affın nasıl olsa çıkacağını beklentisi içine girmelerini sağlamaktadır. Bütün bu tablolar karşısında; birkaç yılda bir vergi affı çıkarma yerine; makul vergi oranları; örneğin Bakanlar Kurulu kararı ile  % 18 olarak uygulanan KDV oranı,  3065 sayılı KDV kanununda yazıldığı üzere % 10 'a indirilmesi, Gelir Vergisinin Kademeleri artışı engellenmesi, Kurumlar vergisi oranı %15 seviyelerine indirilmesi örneklenebilir. Böylece kayıt dışı ekonomi;   makul vergi oranları ile kayıt altına alınabilir, yüksek vergi oranları yüzünden başvurulan sahte fatura engellenebilir. Günü kurtarma ekonomisinden kurtulup daha istikrarlı bir ekonomi ve kayıt dışılık önlenebilir vesselam… Eğer bildiklerim doğru ise ve eğer benim düşündüklerimi meslektaşlarım da düşünüyor ise, mesleği yerle yeksan eden bu uygulamaların ve meselenin TÜRMOB dilinden Maliye bakanlığına daha yüksek sesle iletilmesi lazım diye düşünüyorum.” Dedi.

 

Konuşmaların ardından Platformun bu dönemki gündem konusu olan;

- Vergi Aflarının Mükellefler ile meslek camiası üzerindeki etkileri,

- Sürekli mesleki geliştirme eğitiminin meslektaşlarımıza etkisi ve mesleğe yeni katılan Meslektaşlarımızın odalardan beklentileri konuları oda başkanlarımız tarafından değerlendirildi.

Yapılan değerlendirmelerde;

 A-Vergi aflarının, mesleğini ciddi anlamda sahiplenen doğru iş üreten meslek mensuplarımızın şevkini kırmaktadır. Vergi aflarının sık sık çıkarılması yerine daha kapsamlı bir vergi yasa çalıştayının yapılması ve vergi yükünün azaltılmasında önemli bir gelişme olabileceğini beyan ettiler.

B- Tesmer tarafından verilecek olan sürekli eğitimin faydaları konuşularak çıkarılacak olan eğitim bedelinin işe yani başlayan meslektaşlarımızın gözetilmesi yararlı olacaktır.

C-Oda başkanlarımızın çoğu beyan ve bildirimlerin uzatılması konusuna değinerek bundan böyle Türmob’ un Gelir idaresine Beyan uzatma talebinde bulunulmaması gerektiğini söylediler.